SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

FEDAİLU’S-SAHABE BAHSİ

<< 2526 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

199 - (2526) حدثني حرملة بن يحيى. أخبرنا ابن وهب. أخبرنا يونس عن ابن شهاب. حدثني سعيد بن المسيب عن أبي هريرة؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "تجدون الناس معادن. فخيارهم في الجاهلية خيارهم في الإسلام إذا فقهوا. وتجدون من خير الناس في هذا الأمر، أكرههم له. قبل أن يقع فيه. وتجدون من شرار الناس ذا الوجهين. الذي يأتي هؤلاء بوجه وهؤلاء بوجه".

 

[ش (معادن) المعادن الأصول. وإذا كانت الأصول شريفة، كانت الفروع كذلك، غالبا. والفضيلة في الإسلام بالتقوى. لكن إذا انضم إليها شرف النسب ازدادت فضلا. (وتجدون من خير الناس في هذا الأمر الخ) قال القاضي: يحتمل أن المراد به الإسلام، كما كان عمر بن الخطاب وخالد بن الوليد وعمرو بن العاص وعكرمة بن أبي جهل وسهيل بن عمرو، وغيرهم من مسلمة الفتح، وغيرهم ممن كان يكره الإسلام كراهية شديدة. ثم دخل فيه أخلص وأحبه وجاهد فيه حق جهاده. قال: ويحتمل أن المراد بالأمر، هنا، الولايات. لأنه إذا أعطيها من غير مسألة أعين عليها. (من شرار الناس) سببه ظاهر. لأنه نفاق محض وكذب وخداع وتحيل على اطلاعه على أسرار الطائفتين. وهو الذي يأتي كل طائفة بما يرضيها، ويظهر لها أنه منها في خير أو شر. وهي مداهنة محرمة].

 

{199}

Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, ibni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Said b. Müseyyeb, Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki:

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar :

 

«İnsanları asıl olarak bulursunuz. Onların câhiliyyet devrinde hayırlı olanları anlayış göstermek şartıyla İslâm'da da hayırlılardır. Bu işde insanların en hayırlılarından bazılarını içine girmezden önce, ondan en ziyâde hoşlanmayanlar olduğunu bulursunuz. İnsanların en kötülerinden bazılarını bir yüzle onlara, bir yüzle de bunlara gelen iki yüzlüyü bulursunuz.»

 

 

199 - (2526) حدثني زهير بن حرب. حدثنا جرير عن عمارة، عن أبي زرعة، عن أبي هريرة. ح وحدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا المغيرة بن عبدالرحمن الحزامي عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة. قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "تجدون الناس معادن" بمثل حديث الزهري. غير أن في حديث أبي زرعة والأعرج "تجدون من خير الناس في هذا الشأن أشدهم له كراهية حتى يقع فيه".

 

{m-190}

Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, Umâra'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. H.

Bize Kuteybe b, Said de rivayet etti. (Dediki): Bize Muğira b. Abdirrahman El-Hızâmi, Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş):

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

 

«İnsanları madenler bulursunuz...» buyurdular.

 

Râvi, Zühri'nin hadisi gibi rivayette bulunmuştur. Yalnız Ebû Zür'a ile A'rac'ın hadisinde : «Bu işde insanların en hayırlılarından bazılarını içine girmezden önce ona karşı en şiddetli hoşnutsuzluk gösterenler olduğunu bulursunuz.» ibaresi vardır.

 

 

İzah:

Bu hadisi Buhâri «Kitâbu'l-Menakıb»'de tahric etmiştir.

 

Madenlerden murad muhtelif asıllıdır.

 

Maden: Yerin içinde karar kılan şeydir. Bazan nefis, bazan da kıymetsiz olur. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) burada insanları madenlere benzetmiştir. Benzetmenin vcehi maden çıkarıldığı zaman gizli kalan yerlerinin açığa vurması ve sıfatının değişmemesidir. İnsandaki şeref sıfatı da böyledir. Haddizatında değişmez. Câhiliyyet devrinde şerefli olan müslümanlığı kabul ettikten sonra da şerefli olmakda devam eder. «Anlayış göstermek şartiyle» ibaresinde islâmi şerefin ancak dinde fakih olmakla tamamlanacağına işaret vardır. Şu halde mukabilleriyle ele alınırsa insanlar dört kısma ayrılır :

 

Birincisi: Câhiliyyet devrinde şerefli olup, müslümanlığı kabul eden ve dinde fakih olanlardır. Bunların mukabilleri câhiliyyet devrinde şerefli olmayan ve müslümanlığı kabul etmeyip dinde fakih olmayanlardır.

 

İkincisi: Câhiliyyet devrinde şerefli olup, müslümanlığı kabul eden; fakat fakih olamayanlardır. Bunların mukabilleri câhiliyyet devrinde şerefi olmayan, müslümanlığı da kabul etmeyen, fakat anlayış gösterenlerdir.

 

Üçüncüsü : Câhiliyyet devrinde şerefli olup, müslümanlığı kabul etmeyen, fakih de olmayanlardır. Bunların mukabili câhiliyyet devrinde şerefi olmayan, fakat müslümanlığı kabul ettikten sonra fakih olanlardır.

 

Dördüncüsü: Câhiliyyet devrinde şerefli olup, müslümanlığı kabul etmeyen, fakat anlayışlı olanlardır. Bunların mukabili câhiliyyet devrinde şerefi olmayan, müslümanlığı kabul ettikten sonra da fakih olmayanlardır.

 

Bu kısımların en yüksek mertebesi câhiliyyet devrinde şerefli olup, sonra müslümanlığı kabul eden ve dinde fakih olanlardır. Ondan sonra câhiliyyet devrinde şerefli olmayıp, sonra müslümanlığı kabul eden ve dinde fakih olanlar; daha sonra câhiliyyet devrinde şerefli olup, sonra müslümanlığı kabul eden, fakat fakih olmayanlar; daha sonra câhiliyyet devrinde şerefli olmayıp, sonra müslümanlığı kabul eden, lâkin fakih olmayanlar gelir. Müslümanlığı kabul etmeyene itibar yoktur. Bu hususda şerefli olup olmamanın, anlayışlı veya anlayışsız olmanın bir kıymeti yoktur.

 

Nevevi şöyle diyor : «Madenlerden murad asıllardır. Asıllar şerefli olursa ekseriyetle fert'ler de şerefli olur. İslâmda fazilet takva iledir. Lâkin buna neseb şerefi katılırsa fazileti artar.»

 

Hadisdeki «Bu iş» tâbirinden murad ihtimal İslâm'dır. Nitekim Hz. Ömer b. Hattâb, Hâlid b. Velid, Amr b. Âs, İkrime b. Ebi Cehil ve Süheyl b. Amr gibi zevat vaktiyle İslâm'a son derece düşmandılar. Fakat Müslüman olunca onu son derece büyük bir ihlâsla sevdiler. Uğrunda büyük mücâhedeler yaptılar.

 

İki yüzlü kimse hakkındaki işden murad memuriyetler olabilir. Çünkü memuriyet istenmeden verilirse alan kimse Allah'ın yardımına nâil olur. İki yüzlünün niçin insanların en kötülerinden olduğu meydandadır. Çünkü iki yüzlülük nifaktır. Yalancılık, dolandırıcılıktır. İki yüzlü kimse her taifeye onu memnun edecek şekilde görünür. Hayırda olsun, serde olsun onunla beraberdir. Bu ise müdahenedir, haramdır. Fakat bununla iki taifenin arasını bulmayı kastederse yaptığı iş müdahene değil, makbul ve memduh olur.

 

Bu sayfa’nın devamı niteliğindeki sayfa için buraya tıklayın